ben neyim? kimim ben? içimde dolaşıp duran onlarca sesten hangisiyim? yerim neresi - ya da daha radikal sorayım, yerim var mı?
"benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim" diye günlüğünü kazıyan slyvia'dan beni ayıran nokta ne?
çok güzel bir yerdeyim, gecenin bir yirmisindeyim.
ooof.!
yine ve yine,
bak yine tam da şu anda uyumamı engelleyen iç huzursuzluğumu öteliyorum.
peki diyorum, iyi diyorum, içimden bana ne diyorum, kurduğum beylik cevap cümlelerinin hiçbirine ben bile inanmıyorum.
vapur zincire dolandı sıkıştı, ben kendime. zinciri kıracak güçte bir alet illaki var. beni kendimden kurtaracak artçı şokların tesiri çoktan geçti. eski bir medeniyetin unutulmuş tarihine benziyor damarlarımla ruhum arasındaki ilişki. bir ahitte adım geçmiş de, taşımı yontup serpmişler beni toprağa.. üstüme yeni şehirler dikilmiş.
muassır medeniyetler seviyesinde
boğuluyorum.
ne var ki, direndiğim her şey üzerime yığılıyor. ayağımı bastığım su boyumu da aşsa yüzmeyi öğrenmek zorundayım. ve yine de bana ne diyorum. kendimi inadımdan vuruyorum. çünkü biliyorum, balıklar yüzer geçer dalganın içinden, ben boğulurum. balık değilim ki ben. en çok da yapmak istediğim şeyler için kendi yolumu tıkarım. bak mesela, solungaç çıkaracak gücüm var, ben ise sudan çıktım havluya koşuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder